IRK AYRIMCILIĞI’NIN, J. M. COETZEE’NİN BARBARLARI BEKLERKEN, MİCHAEL K’NIN YAŞAMI VE YAŞADIĞI DÖNEM VE TAŞRA HAYATINDAN MANZARALAR ADLI BAŞLICA ESERLERİNE OLAN ETKİSİ

Author:

Year-Number: 2015-6
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu : Karşılaştırmalı Edebiyat
Number of pages: 241-249
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Güney Afrikalı yazar ve akademisyen John Maxwell Coetzee, Booker ödülünü iki kez kazanmış ve 2003 Nobel Edebiyat ödülüne hak kazanmış en ünlü yazarlardan biridir. Hem ırk ayrımcılığı sürecinde, hem de sonrasında yapmış olduğu ülkesinin tasvirleriyle iyi bilinmektedir. Irk ayrımcılığının yoğun olduğu bir dönemde Güney Afrika’da doğmuş ve yetişmiş bir geçmişe sahip olup, üzerinde bunun güçlü etkilerini taşıyan bir yazar olarak Coetzee, imparatorluk karşıtı hisler taşımıştır ve dolayısıyla da kişisel inanç ve tecrübelerinin izleri kitaplarında açıkça görülebilmektedir. Çok kültürlü bir toplumdaki yabancılık hissi,çoğu eserinin odak noktası olur. Coetzee’nin eserlerindeki “yerinden çıkarma” ve “politika-dışı” unsurlar romanlarına evrensellik katar ve onu siyasi roman geleneklerinden kurtarır. Bu yazının amacı, Coetzee’nin hem ırk ayrımcılığına karşı bir yazına hizmet ettiğini, hem de acı, zorba yönetim, ırkçılık ya da baskı gibi insanlığın genel ve evrensel konularına hitap ettiğini yorumlayıcı bir yöntemle göstermektir. Yazı, ayrıca, medeni-barbar, siyah-beyaz gibi ikili karşıtlıkların, soyutlanma, yabancılaşma ve kimlik krizinin J.M.Coetzee’nin başlıca eserlerinde araştırılan önemli konular olduğunu belirtmeyi amaçlamaktadır. Bu yüzden, Coetzee’nin yazı stilinden de anlaşılıyor ki, Coetzee’nin eserleri, çatışan ırkların bir sonucu olarak, acı, işkence ve şiddet içeren ölümleri kaçınılmaz olarak barındıran ırk ayrımcılığı sistemine alegorik bir saldırı niteliğindedir.

Keywords

Abstract

South African author and academic, John Maxwell Coetzee is one of the most renowned writers who has won the Booker Prize twice and was awarded the 2003 Nobel Prize in Literature. He is well-known for his depiction of his native country both during and after apartheid. As a writer who is strongly influenced by his background of being born and brought up in South Africa during apartheid, Coetzee adopts anti-imperialist feelings and accordingly the traces of his personal beliefs and experiences can obviously be seen in his books. His sense of alienation in a multi-cultural society becomes the focus of many of his works. Dislocating and de-policitised features in Coetzee’s writing add universalism into his novels and rescue him from the traditions of politically committed fiction. The purpose of this paper is to demonstrate that Coetzee both serves committed anti-apartheid writing and addresses the general, universal issues of humanity such as suffering, tyranny, racism or oppression through an interpretative method. It also aims at indicating that binary oppositions like civilized versus barbarians, black versus white or isolation, alienation and identity crisis are the major issues explored in J.M.Coetzee’s major works. Therefore it is inferred from Coetzee’s writing style that his works denote an allegorical attack on the apartheid system in which suffering, torture and violent deaths are inevitable as a result of the discrepancies between clashing races.

Keywords