abortion clinics in ny abortion clinics in richmond va anti abortion facts" />
Bu çalışma öncelikli olarak dil ve kültürün, dil öğretiminde ve dil çalışmalarında birbirinden ayrılamayacağını göstermeyi amaçlamaktadır. İkinci olarak ise bu çalışma İngilizcenin yabancı dil olarak öğretiminde kültürün de öğretilmesini gerekli olduğunu ileri sürmektedir çünkü bir dili öğretmek o dilin ait olduğu kültürü öğretmeden mümkün olamaz. Littlewood (1981) yeni konuşma kalıpları edindiğimizde, başka bir kültürün belirleyici özelliklerini benimsemek adına belli bir ölçüde kendi kimliğimizin belirleyici özelliklerini terk ettiğimizi ileri sürmektedir. Ayrıca, yine Littlewood (1981)’ e göre başka bir kültürün dünyayı anlamlandırma biçimini de benimseriz. Bu çalışma gösteriyor ki kültürel olguların eğitim programına dâhil edilmediği durumlarda eğitimle ilgili hedeflere gereken düzeyde ulaşılamamaktadır; bu nedenle böyle bir durumla karşı karşıya olan dil öğrencileri iyi ve kolay bir biçimde iletişim kuramayacaklardır. Gramer ve kelime bilgisi tek başına dil öğrencilerinin konuşmada akıcılık kazanmasına ve yabancı dilde başarılı bir şekilde sosyalleşmesine yardım etmeyecektir. Sonuç olarak, dil öğrencileri yabancı bir dilde dil yetisi kazanmanın yanı sıra kültürlerarası yeterlik de kazanmalıdır. Çalışmanın sonuçlarına göre, kültürel olgulara değinmeden İngilizcenin yabancı dil olarak öğretimi bizi İngiliz dili eğitiminin amaçlarına ulaştırmayacaktır. Aksine bu bizi yanlış anlaşılmalara ve yanlış yorumlamalara itecektir; bu yüzden kültür öğretimi müfredatın zorunlu ve önemli olmalı bir parçası olmalıdır.
The present study aims to demonstrate that, firstly, language and culture are intertwined to such an extent that they cannot be separated to be studied or taught and secondly, the study claims that teaching English as a foreign language necessitates teaching its culture as it is impossible to teach a language without teaching its cultural matters. Littlewood (1981) asserts: “When we try to adopt new speech patterns, we are to some extent giving up markers of our own identity in order to adopt those of another cultural group. In some respects, too, we adopt another culture’s ways of perceiving the world.” The study shows that in the situations where cultural matters are not included in the educational program, the educational ends are not reached perfectly, so the language learners in such situations will not be able to communicate well and easily. Grammatical and lexical competence alone will not help language learners to gain fluency and to successfully socialize in the foreign language. Consequently, language learners, in addition to acquiring linguistic competence in a foreign language, should gain intercultural competence, too. As with the results of the study, it may be claimed that teaching English as a foreign language without dealing with its cultural matters will not lead us to English language teaching (ELT) purposes; rather it may lead to misunderstanding and misinterpretation. So, teaching culture should be an obligatory and important part of the curriculum.