Bu çalışma, belirli bir yükseköğrenim kurumundaki katılımcıların nezaketsizlik algılarına dair çeşitliliği araştırmaktadır. Çalışmanın verileri, Işık-Güler (2008) in çalışmasında kullanılan bir anketin uyarlanması yoluyla elde edilmiş olup, katılımcılar 5 soruluk ve çoğunlukla açık uçlu sorulardan oluşan bir anketi cevaplamasıyla elde edilmiştir. Işık-Güler’in (2008) çalışmasında da belirtildiği üzere nezaketsizlik kavramının Türkçe’ de farklı bileşenler aracılığıyla tanımlanabileceğini dikkate alarak, bu çalışmanın alanı bu kavramın Türkçedeki en sık karşılığı olan kaba/lık kelimesinin çağrışımlarıyla sınırlandırıldı. Veriler, Spencer-Oatey’ e ait olan (2002) ve Culpeper, Marti, Mei, Nevala, and Schauer (2010) tarafından da kolay anlaşılır bir şekilde sunulan analitik çerçeveye dayalı olarak analiz edildi. Sayısal analiz, akademisyenlerin temel olarak sosyal kimlik yüzü ile ilgili çiğnemelere karşı daha hassas olurken, öğrencilerin hem yüz hem hak ile ilgili açılardan daha kırılgan olduğunu göstermiştir. Katılımcıların fazla olay rapor etmemesinden dolayı elde edilen sınırlı veri sayısı, bizim sonuçlardan genel çıkarımlarda bulunmamıza imkân vermemektedir. Yine de, sonuçlar, pozitif bir kurumsal kültürün oluşturulması ve iddialı yorumlar yapılabilmesi için, gelecekte bu kuruma özgü çalışmaların yürütülmesinin ve kurumdaki insanların nezaketsizlik olarak algılanan olaylara dair somut örneklerle bilgilendirilmesinin faydalı olacağı izlenimini vermektedir.
This paper investigates variation in terms of perception of impoliteness among the members of a specific higher educational institution. The data for this study was collected via a questionnaire which was adapted from Işık-Güler (2008) and it comprises of participants’ written feedback on a 5-item questionnaire consisting of mainly open-ended questions. Considering that the concept of impoliteness may be described with different components in Turkish as Işık-Güler’s study indicates, the scope of this study was limited to the most frequent association of it in Turkish, that is the word ‘Kaba/lık’, equivalent of rude/ness. The data was analysed utilizing a version of Spencer-Oatey’s (2002) analytical framework, which was presented in a coherent way by Culpeper, Marti, Mei, Nevala, and Schauer (2010). Our quantitative analysis suggests that academicians were more mainly vulnerable to violation of social identity face while learners were detected to be influenced by threats from both face and rights concerns. Since the data was quite limited in number mainly because the informants did not report a lot of incidents, I avoid drawing general conclusions from the results. Though, results give us the insight that in order to form a positive institutional culture and reach sound comments, future studies specific to this institution should be conducted and people in the institution should be informed about what is construed as impolite.