İnsanlığın kendi türü üzerinde iktidar sahibi olarak gücü ele geçirmesi ve hemcinsini nesneleştirme çabası tarih boyunca devam edegelmiştir. Disiplinli bir toplum yaratmak ve kendi gücünü korumak amacıyla her türlü şiddet ve ceza yöntemini uygulamaktan kaçınmayan baskıcı iktidarlar; özellikle 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başından itibaren gözetlemenin cezalandırmadan daha etkili olduğu sonucuna varmış ve toplumu bu yolla disipline etme yöntemine başvurmuşlardır. Foucault; “Panoptikon” adını verdiği bir kara ütopyadan bahsederek, iktidarların toplumu gözetleyen dev bir kuleden ibaret olduklarını ifade eder. Sürekli gözetlendiğine inanan toplumlar, bir korku kültürüyle nesneleşir. Görünmez iktidarlar, zaman zaman ideoloji, medya ve polis gibi semboller üzerinden varlıklarını görünür kılar. Deleuze’nin “kontrol toplumu” deyimiyle tanımladığı bu toplumlarda bireysel özgürlükten ziyade otoriteye boyun eğmiş veya otorite karşısında nesneleşmiş insan tipi öne çıkar. Turgay Nar, Türk Edebiyatında özgün yanıyla öne çıkan ve yapıtlarında metaforlar, simgesel anlatımlar, tekinsizlik, mitolojik unsurlar, masal kahramanları vasıtasıyla sosyal ve politik eleştiriler bağlamında oyunlarını kurgulayan bir yazardır. O, oyunlarını kurgularken Brecht’in, tiyatronun seyirciyi eğitmesi gerektiği anlayışından sapmadan seyircinin eleştirel bir gözle oyunu izlemesini sağlar. Çöplük, Can Ateşinde Kanatlar (Mevlânâ), Gizler Çarşısı ve Hitit Güneşi oyunlarında iktidar karşısında nesneleşen insanın trajedisini işler. Althusser’in: “Kişi Putlaştırması” şeklinde özetlediği otoritenin tek kişide toplanması ve iktidarın psişik yaşamı onun eserlerinde karşılık bulur. En karmaşık toplumsal ve felsefi kavramları bile lirik bir şiirsellik içinde sıklıkla grotesk unsurlara da başvurarak, özgün metafor ve imgelerle anlatması onun oyunlarının kavranmasında farklı bir birikimi ve çok özel ön okumaları gerektirir. Turgay Nar, Türk tiyatrosunda dikkatleri üzerinde toplayan ve tiyatroya farklı bir boyut getiren özgün bir yazardır. Nar’ın oyunları, son dönemde dünya tiyatrosunun da dikkatini çekmektedir. Şehrazat'ın Oyunu adlı oyununun Almanya'da Theater Augsburg'un 2017-2018 programına alınması, Balkanlar ve Kafkaslar’da daha önce oyunları sergilenmiş yazarın, Avrupa’ya da açılımını sağlayacaktır.Bu çalışmada Turgay Nar'ın oyunlarında gözetim toplumu üzerinden despotik iktidar kavramına yönelik eleştirel yaklaşımı analiz edilmeye çalışılacaktır.
Humanbeing has been striving for seizing power and objectifying other humans throughout the history. Powers, who never hesitate using any violence and punishment methods to create a disciplined society and to protect their own authority, found that surveillance is more effective than punishment by the end of the 18th century and the beginning of the 19th century and started to discipline societies in this way. Foucault refers to a dystopia called “Panopticon” and states that powers are giant towers that observe society. Believing to be constantly observed, societies get objectified through a horror culture. Invisible powers sometimes make their presence visible through symbols like ideology, media and police. In these control societies as defined by Deleuze, a human type obeying to or gets objectified by authority comes to forefront rather than individual freedom. As a prominent and unique author of Turkish literature, Turgay Nar fictionalizes plays within the scope of social and political criticism through metaphors, symbolic expressions, insecurity, mythological elements, fairy tale heroes. He makes audience watch plays with a critical approach, but also preserves the idea of Brecht who suggests that theatre should also educate audience. In his plays titled Tepegöz (Cylops), Çöplük (Trash), Şehrazat’ın Oyunu (Scheherazade's Game), Can Ateşinde Kanatlar (Mevlana) (Wings Made of Spirit Fire-Mevlana), Gizler Çarşısı (Mall of Secrets) and Hitit Güneşi (Hittite Sun), the author treats the tragedy of humanbeing objectified by power. Holding of authority by one person summarized as Idolized Person by Althusser and psychic life of power can be found in his artworks. He expresses even the most complex social and philosophical concepts by frequently applying to grotesque elements in a lyrical poetry through unique metaphors and symbols. In this sense, his plays require a different experience and very special prereading to be comprehended. Turgay Nar is a unique author attracting attention in Turkish theatre and brings a different dimension to theatre. Nar’s plays recently attract attention of the world theatre as well. The inclusion of the play titled Şehrazat’ın Oyunu (Scheherazade's Game) in 2017-2018 program Theater Augsburg in Germany will help the author, whose plays were previously exhibited in Balkans and Caucasia, open to Europe.This study aims to analyze critical approach towards despotic power concept through surveillance society in Turgay Nar's plays.