Türk edebiyatının sade ve akıcı üslubuyla dikkat çeken şairlerinden olan Yunus Emre, Hoca Ahmed Yesevî’nin tasavvuf anlayışının Anadolu’daki ilk temsilcilerindendir. Onun şiirleri basit benzetmeler altında yatan derin ve katmanlı bir anlama sahiptir. Günlük hayata ait alış-veriş, pazar, ticaret, ağu/zehir, tuzak gibi kavramlar Yunus Emre’nin şiirlerinde birer metafor olarak karşımıza çıkar. Kur’an-ı Kerim’de de Allah kullarının daha iyi anlayabilmesi için basit örnekleri kullanma yolunu tercih etmiştir. Bu açıdan bakıldığında Yunus Emre’nin şiirlerinde de benzer metaforları görmek mümkündür. Bu durum iki açıdan değerlendirilebilir. Yunus Emre’nin Kur’an-ı Kerim’i iyi bildiği ve kendisine örnek aldığını düşünebiliriz. Diğer yandan, onun şiirlerinde, kendisine ayetleri açıklamayı görev edinmiş bir tasavvuf adamı kimliğini bulabiliriz. Amacı ne olursa olsun onun sanat yönü ve eşsiz üslubu da göz ardı edilmemelidir. Metaforlar, düşünce dünyasının gün yüzüne çıkarıldığı dil olaylarıdır. Zihin, metaforları kullanarak somut nesneleri soyutlaştırabilmek için dilin imkanlarını sonsuz bir biçimde zorlar. Metaforların zenginliği, düşünce dünyasının da zenginliğinin göstergesidir. Metaforların kültürle doğrudan bir bağı vardır. Yunus Emre’de de içinde yaşadığı Anadolu coğrafyası ve inandığı tasavvuf yolunu, metaforlarının incelenmesiyle ortaya koyabilmek mümkündür. Bu çalışma onun şiirinde sıkça kullanılan tuzak ve ağu (zehir) metaforlarının şiirlerindeki derin anlamını gösterebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada onun bu metaforları Kur’an-ı Kerim kaynaklı olarak kullandığı tespit edilmiş, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde geçen metaforlar bulunarak eşleştirme yapılmaya çalışılmıştır. Tuzak, tuzağa düşmek, tuzaktan kurtulmak, tuzağı seçmek, tuzak ilmini bilmek gibi çok farklı metaforları nefs, dünya sevgisi kavramlarını anlatmak için tercih eder. Yunus Emre ayrıca dünya sevgisini, ağulu aş, zehir katılmış bal; tasavvuf yolunda çekilen sıkıntıları zehir, yılan zehri gibi usta metaforlarla okuyucusuyla buluşturur.
Yunus Emre, who attracts attention on himself through his simple and fluent style, is one of the first representatives of Hodja Ahmed Yesevi's understanding of mysticism in Anatolia. His poems have a deep and layered meaning that lies beneath simple similes. Concepts such as shopping, market, trade, poison and trap belonging to daily life appear as metaphors in Yunus Emre's poems. In the Koran, Allah, preferred to use simple examples in order to be understood better by His servants. In this respect, it is possible to see similar metaphors in Yunus Emre's poems. This situation can be evaluated in two aspects. We can consider that Yunus Emre knew the Koran well and he took it a model for himself. On the other hand, we can find identitiy of a Sûfi man who has made the explanation of the Koranic verses his duty in his poems. Regardless of its purpose, its artistic aspect and unique style should not be ignored. Metaphors are linguistic events in which the world of thought is revealed. The mind, by using metaphors, forces the language's possibilities infinitely to abstract concrete objects. The richness of metaphors is also an indicator of the richness of the world of thought. Metaphors have a direct connection to culture. In Yunus Emre, it is possible to reveal the geography of Anatolia in which he lives and the mysticism he believes in by studying the metaphors. This study is intended to show the deep meaning of the metaphors of the trap and poison, which are frequently used in his poems. In the study, we have fixed that he poet used these metaphors based on the Holy Koran; so we tried to find metaphors in the various Koranic verses and we’ve matched them to each other. The poet prefers to explain the different metaphors like the trap, to fall into a trap, to get out of the trap, to know the art of trap by the way of the concepts such as love and love of the world. Yunus Emre also likens the love of the World into poisonous meal and to poisoned honey; and his troubles on the path of Sufism into poison and snake.