Yabancı bir dilde sosyodilbilimsel yeterliliğe ulaşmak dilbilimsel yeterliliğe ulaşmaktan daha zordur. Olstain & Weinbach (1993) sosyodilbilimsel yeterliliği kültürel ve edimbilimsel olarak uygun şekilde iletişim kurma becerisi olarak tanımlamıştır. Konuşucular anadillerinin edimbilimsel ve kültürel normlarını yabancı dillerine aktarırlarsa, kullandıkları dil sosyodilbilimsel açıdan uygun olmayabilir. Edimbilimsel yeterlilik doğru ve doğru olmayan olarak ölçülemez ancak edimbilimsel bozukluk, konuşmacının kendisini sosyal olarak uygun şekilde ifade edememesi durumu olarak tanımlanabilir, bu da konuşmacının dilbilgisel olarak yanlış tümce kullanması durumundan oldukça farklıdır (Thomas, 1983). Bu çalışmada yabancı dil olarak ileri seviyede Türkçe konuşan yetişkinlerin kullandığı nezaket yapılarının sosyodilbilimsel yeterlilik açısından incelenmesi ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Katılımcılara bir anket verimiş ve belirli sosyal durumlarda kullanacakları yapıları yazmaları istenmiştir. Aynı anket anadil olarak Türkçe konuşan katılımcılara da sonuçları karşılaştırma açısından uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçları, yabancı dil olarak Türkçe konuşan katılımcıların fazla nazik olduklarını ve edimbilimsel açıklık yerine belli şekilde baskıcı olmamaya daha çok önem verdiklerini ortaya koymuştur. Kültürel ve sosyal olarak farklı olan bağlamlarda yabancı dil olarak Türkçe konuşan yetişkinlerin problemler yaşadığı gözlemlenmiştir, örneğin durumun gerektirdiği resmi/resmi olmayan hitap biçimi arasında yaptıkları seçimler sosyodilbilimsel olarak uygun olmayan yapıları tercih ettiklerini açıkça ortaya çıkarmıştır. Verilerin analizi sonucunda kültürel farklılıkların dil kullanımında etkisinin büyük olduğu ve sosyodilbilimsel yeterliliğinin dilbilimsel yeterlilikle bağlı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Acquiring native-like sociolinguistic competence is more difficult to achieve than acquiring linguistic competence. Olstain & Weinbach (1993) define sociolinguistic competence as the ability to interact culturally as well as pragmatically appropriate ways. If non-native speakers transfer their native language pragmatics or cultural norms into the target language, their utterances may not achieve their goals due to sociolinguistic (in)appropriateness. Although we cannot judge pragmatic competence as correct or incorrect, we can clearly recognize pragmatic failure as a situation where a speaker cannot express himself in a socially appropriate manner; different from a situation where the speaker constructs a grammatically incorrect sentence (Thomas, 1983). The present paper investigates and evaluates sociolinguistic competence of non-native Turkish speakers. For this aim, the study analyzes the results of a questionnaire completed by adult speakers who already are advanced speakers of Turkish as a second/foreign language. The participants were asked to write what they would say in certain social situations. The same questionnaire was also given to native speakers of Turkish for comparison purposes. The analysis reveals that adult speakers learning Turkish tend to be too polite and give more importance to apparent non-coerciveness over pragmatic clarity. The culturally specific contexts which require knowledge of culture and social roles causes some problems for L2 speakers as illustrated by their sociolinguistically inappropriate choice of second person formal/ informal distinction in Turkish. The analysis reveals that cultural differences play a crucial role in language use and sociolinguistic competence does not always mirror linguistic competence.