Türkçe öğrenme amacında olan yabancı bir öğrencinin dil becerilerini istendik düzeyde kazanması, sürekli olarak Türkçenin konuşulduğu ortamda bulunup Türkçeye maruz kalmasına bağlıdır. Bu bakımdan çalışmanın amacı Türkçenin ikinci dil olarak öğretiminde hedef dile maruz kalma ile ilgili öğrenci görüşlerinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda çalışma, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Türkçe Öğretim Araştırma ve Uygulama Merkezinde (TÖMER) B1 düzeyinde öğrenim gören 45 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni kullanılmıştır. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Görüşme formundan elde edilen veriler içerik analizi tekniği kullanılarak çözümlenmiştir. Çalışma ile katılımcıların büyük bir kısmının öğrenme ortamlarında Türkçe dışında kendileriyle aynı dili konuşan arkadaşlarının olmasını Türkçe öğrenme açısından olumsuz bir durum olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Ayrıca katılımcıların büyük çoğunluğu, öğrenme ortamında farklı milletlerden farklı dili konuşanların olmasını Türkçe konuşmaya mecbur kalmalarını sağladığını görüş olarak belirtmişlerdir. Bunun da Türkçe öğrenme hızını olumlu yönde etkileyeceğini ifade etmişlerdir. Diğer taraftan katılımcıların, öğrenme ortamlarında Türkçe dışında aynı dili konuşan insanların olmasının, beraberinde bazı önemli dezavantajları getirdiğini düşündükleri belirlenmiştir. Bu dezavantajların ise Türkçe öğrenme hızının yavaşlaması, Türkçe iletişim kurma pratiğinin yapılamaması ve Türkçe öğrenmek için yeterince çaba gösterilmemesi şeklinde sıralandığı tespit edilmiştir. Katılımcılara göre hedef dil dışında iletişim kurulabilecek ortak bir dilin olmaması, onların hedef dil olarak Türkçeyi kullanmalarını sağlayacak ve bu da Türkçe öğrenmelerini kolaylaştıracaktır.
The acquisition of language skills by a foreign student who aims to learn Turkish depends on being constantly exposed to Turkish in an environment where Turkish is spoken. This study examines students' views concerning exposure to the target language in teaching Turkish as a second language. For this purpose, the study was carried out with 45 university students studying at the B1 level at the Turkish Teaching, Application, and Research Center (TÖMER), Kahramanmaraş Sütçü İmam University. The Phenomenological design, one of the qualitative research methods, was used in this study. The data were collected using a semi-structured interview form and analyzed with content analysis. In the study, it was seen that most participants considered having friends who spoke the same language as them in learning environments other than Turkish as a negative situation in terms of learning Turkish. In addition, the majority of the participants had positive views that people from different nationalities speak a foreign language in the learning environment, and they are obliged to speak Turkish, which will affect the speed of learning Turkish. On the other hand, it was determined that the participants thought that the presence of people speaking the same language other than Turkish in their learning environment brought along some critical disadvantages. These disadvantages have been listed as the slowing of Turkish learning rate, not being able to practice communicating in Turkish, and not making enough effort to learn Turkish. According to the participants, the absence of a common language that can be communicated between language learners other than the target language will enable language learners to use Turkish as the target language and facilitate their learning process.