DOĞU VE BATI ARASINDA ARACI OLARAK FRIEDRICH RÜCKERT (1788-1866)

Author :  

Year-Number: 2018-25
Language : null
Konu : KÜLTÜRLERARASILIK ve Dil
Number of pages: 71-77
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Rückert, tüm doğuya yönelik eserlerinde doğunun batıya nasıl ilham verdiğini anlatmıştır. “Bailiff'in Oğlu-nun Çocukluğu” adlı şiirsel yapıtta, Doğu kültürüne ve edebiyatına olan ilgisini açık bir şekilde ortaya ko-ymaktadır. Rückert’in doğum yeri olan Schweinfurt'un kırsal ortamında bir din adamı tarafından nasıl kurulduğunu sadece o anlatır. Genç yaşta 1818/1819 kışının sonlarına doğru Viyana'ya gider ve burada Hammer-Purgstall’den Arapça ve Türkçe öğrenir. Bundan sonra, (altı yıl içinde) Farsça, Arapça ve Türkçe’yi pe-kiştirerek bu dillerden çeviriler yapmaya başlamıştır. O zamanlar ünlü doğu dilleri uzmanı olan Avusturya’lı Joseph von Hammer-Purgstall’den (1774-1856) birçok şey öğrendiği gibi Doğu edebiyatı ve dilleri hakkında bilgiler aldı böylece Rückert, genellikle doğunun usta şairlerinin eserlerini Almanca’ya aktarmayı başarmıştır.Bu bağlamda; Mevlana Celaleddin Rumi’nin Gazalleri1821; Hafız’ın Östliche Rosen-Doğu Gülleri adlı şiirlerini çevirdi. Daha sonra, 1826 yılında Erlangen Üniversitesinde doğu dilleri profesörlüğüne atandı.Burada, şair ve bilim adamı olarak Rückert’in diğer çalışmaları arasında, 1826 yılında Arapça,“Hariri'nin Makamları” (1839), “Kuran’dan Seçkiler (841), “Amrilkais”, “Hamâsa (en eski Arap Halk Şarkıları (846) ve “Sadi’nin Bostanı” çevirileridir.(1851) Rückert, bu çevirilerde kaynak dildeki doğu edebiyatına özgü eşsiz duyguyu, filolojik dehası ile birleştirerek Alman Edebiyatına ve okurlarına kazandırmıştır. Bu makalede, “ şair” den “ bilim insanına” geçişin nasıl gerçekleştiği ve Friedrich Rückert'in yaşamı ve çalışmaları ele alınacaktır.

Keywords

Abstract

Rückert himself told us how he was inspired to the world of the orient. In his poetical cycle “Childhood of a Bailiff’s son” he describes how the interest in oriental culture and literature was founded by a clergyman in the rural environment of his birthplace Schweinfurt in Franconia. A long time later, in late winter 1818/1819 in Vienna, he was taught the elements of Persian, Arabic and Turkish language within about six weeks by the at that time famous teacher of oriental languages Joseph von Hammer-Purgstall (1774-1856). From there on Rückert should become master of more than forty languages. First he made his mark as a writer of poems conceived in the spirit of Oriental masters, Rückert’s phase as the “scholarly poet” (e. g. “Ghazals of Jalal ad-Din Rumi” in 1819, “Eastern Roses” in 1821 in the spirit of Hafiz). Later, after having been appointed to the professorship for oriental languages at the university of Erlangen in 1826 (from 1841 to 1848 at Berlin-University), he put more stress on philological accurate translations; this time we call the phase of the “poetical scholar”. The translations of “Hariri’s Maqamat” in 1826, the “Quran” in 1839, “Amril-kais” in 1841, “Hamâsa, oder die ältesten arabischen Volkslieder” (Hamâsa, or the Oldest Arabian Folk Songs) in 1846 and “Saadi’s Bostan” in 1851 result from his philological studies combined with his unique feeling in languages. How this transition from “scholarly poet” to “poetical scholar” took place, and which consequences arouse out of it for life and work of Friedrich Rückert will be subject of closer consideration in this article.

Keywords


                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics