TÜRK DESTANLARINDA TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI

Author :  

Year-Number: 2018-26
Language : null
Konu : TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI/TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI
Number of pages: 494-518
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Aile bireyleri arasında bir iş bölümü ve statü vardır. Statünün belirlenmesi de ekseriyetle o toplumun değer yargılarının aileye yansıması şeklinde olur. Bu değer yargıları her bireye çeşitli görevler sağlar. Aile bireylerinin de üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesi beklenir. Sosyolojide fert bazında, ödev ve sorumlulukların ayrılması durumu toplumsal cinsiyet kavramı ile karşılanır. Toplumbilimsel kriterlerle incelenen destanlarda kız çocuğun en önemli rolü annesini örnek alarak yetişmekken ikinci ödevi genç kızlığa geldiğinde münasib bir bahadır ile yaşamını birleştirmektir. Yaşam birlikteliğinde yeni nesilleri dünyaya getirmek, onları büyütmek, çıkmaza düştüklerinde onlara yol göstermek gibi vazifeleri vardır. Kadın elbette sadece ev işlerinde maharet gösteren, bilge ve aklıyla etkin olan birey değildir. Kadın bahadırlığıyla kimi zaman da kurtarıcı rolüne bürünür. Anlatıların ekseriyetle bel kemiğini oluşturan birey ise erkek çocuktur, onun olması lüzumludur. Onun olmaması aileye özellikle de babaya elem verirken, varlığı baba için iktidarın devamı anlamındadır ve büyük bir övünç meselesidir. Çocuksuzluk temi hemen tamamen erkek çocuk üzerinden işlenir. Çocuk sahibi olabilmek adına çeşitli ritüeller gerçekleştirilir. Çocuğun dünyaya gelmemesi olay akışının başlamasına engeldir ve toplum için sonun habercisidir. Erkeğe toplumun yükledikleri ise şunlardır: bir kahramanlık neticesinde ad alma, yurduna ve halkına düşman olanları bertaraf etme, kaosu düzene çevirme, eş adayı için rakipleri yahut engellerle mücadele etme; ailesini, eşini ve çocuklarını, namusunu gözetme ve koruma, nihayetinde ise bir baba olarak iktidarını varisine devretme. Bu makalede, temelde bahsi olunan bireyler üzerinden varyant ve bilinirlik açısından geniş bir coğrafyaya yayılan Oğuz Kağan, Dede Korkut ve Köroğlu anlatıları Türk kültüre de esas alınarak incelenecektir.

Keywords

Abstract

Division of labor and status difference are prevalent among family members. The determination of the status is usually in the form of reflecting the value judgments of the society to family. These value judgments provide various tasks to each individual. Family members are expected to perform their duties. In sociology, division of tasks and duties is realized by gender roles in individual level. The most important role of the girl in the myths examined is to imitate her mother as a woman, and to marry a suitable brave man when she matures. She has some responsibilities like to bring new generations to life, to raise them and to lead them to the right path. Women are not individuals who only have domestic skills and are wise. They sometimes take up the role of saviors. However, the central figure in myths are generally male children. The absence of male child is pain for the father while his presence safeguards continuation of family line which is a great matter of pride. The theme of childlessness is almost entirely conceptualized on having male children. Various rituals are performed so as to have children. Not giving birth to male children prevents the flow of action in myths and its is a harbinger of the end for society. In society the men are expected to take names after a bravery, eliminate the enemies, put society in order, compete with rivals or enemies for the wife-to-be, to protect their family, wives, children and honor, and ultimately to transfer authority to their heirs as fathers. This article examines Oghuz Khan, Dede Qorqut and Koroglu myths based on the Turkish culture which expand to a vast geography in terms of their recognition and variants.

Keywords


                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics